KARAMAN ADAKÖYÜ

Salavât-ı şerîfe okumak

Salavât-I Şerîfe okumak


"Allah ve melekleri, peygamberine salât ederler. Ey îmân edenler, siz de onun üzerine salât ve selâm okuyunuz." (33/56) Ayet-i kerîmesi ile peygamber efendimize ömürde bir defa olsun salavât getirmek farz olmuştur.

Bir mecliste peygamberimizin mübârek ismi zikredildiği zaman, salavât-ı şerîfe getirmek vâciptir. O mecliste ism-i şerîflerinin zikri tekrarlanırsa, diğerleri için salavât getirmek ise âdâbdandır.

Salavât-ı şerîfenin mânâsı, Peygamber efendimizin zikrinin yüce, getirdiği dîninin bâkî olması için duâ etmektir. Bunun fâidesi ise salavât getirenedir. Yoksa bizim duâmızla, Peygamber Efendimizin mertebesinde bir değişiklik olacak değildir.

Bir mecliste Peygamber efendimizin mübârek ismi zikredildiği hâlde, salavât-ı şerîfe getirmeyen kişi, mürüvvetten mahrum olan kimsedir.

Süfyân-ı Sevrî (k.s)den:

Kâbe-i Muazzamayı tavaf ediyordum. O esnâda bir kimseyi gördüm. Her adımda salavât-ı şerîfe getiriyordu. Merakla kendisine sordum:

Niçin sâdece salavât-ı şerife okuyorsun? Her makâmın bir duâsı vardır. Başka duâ bilmiyor musun?

O kimse bana dönerek şunları anlattı:

Babamla beraber, Hac niyetiyle yola çıkmıştık. Gelirken, babam yolda vefât etti. Yüzü siyah, gözleri gök, başı hınzır başına dönmüş, kendisini çok korkunç bir hâl almıştı. Ben, mahcup olmaktan korktuğum için, durumu kimseye söyleyemedim. Mahzun ve mükedder olarak babamım yüzünü örttüm. Bir müddet sonra gecenin sessizliği ortalığı kaplamıştı.

Üzerimdeki hayret ve dehşet hiç geçmemişti. Bir taraftan yolculuğun verdiği yorgunluk, bir taraftan başıma gelen bu sıkıntı, beni iyice yormuştu. Gayr-i ihtiyârî uykunun kollarına bırakmıştım kendimi.

Çok geçmemişti ki, rüyâ mıydı gerçek miydi, bilemedim. Çadırı beyaz elbiseleri içerisinde nûrânî bir zat şereflendirdi.

Birden etrâfı çok güzel bir koku kapladı. O güne kadar ondan daha güzelini koklamamıştım. İzzet ve vakarla gelip, babamın başı ucuna oturdu. Yüzünden perdeyi kaldırarak, mübârek elini babamın yüzüne sürdü. İçerideki matemin yerini sürûr, zulmetin yerini ise nûr almıştı.

Gözlerimi, o zâtın mübârek yüzünden başka bir tarafa çeviremiyordum. Bir ara gözüm babamın yüzüne ilişti. Gördüklerim hayretimi daha da artırdı. Babamın yüzü eskisinden daha güzel görünüyordu.

O mübârek zât, babamın yanından aynı vakârla kalkıp ayrılacakken; hemen minnet ve şükran ifâdeleriyle:

Siz kimsiniz, beni ve babamı bu gurbet elinde, bu büyük belâdan kurtardınız" diyerek eteğine sarıldım.

Ben Sâhib-i Kurân Muhammed Mustafâyım. Senin baban günahkâr biriydi. Ama, benim üzerime salavât-ı şerîfe getirmeyi de hiç ihmâl etmezdi. Babanın bu hâlini, her gün okuduğu salavât-ı şerîfeyi bana getiren melek haber verdi, dedi ve gözden kayboldu.

Uykudan uyandım. Rüyâda hissettiğim güzel koku çadırın içindeydi. İlk işim korku ve merakla babamın yüzünü açmak oldu. Perdeyi kaldırdığımda gözleri sürmelenmiş, yüzü nurlanmış, içindeki sürûr yüzüne aksetmiş olduğu hâlde babamı görünce, göz yaşlarıma hâkim olamadım. Ve o günden sonra ahdettim. Devamlı olaraksalavâtı şerîfe ile meşgul oldum. (Mecmaul-Âdâb, 38)

Geçmiş tarihte, salavât-ı şerîfe okumaya devam eden bir kimse, beş yüz dirhem borçlanır. Bunun sıkıntısından kurtulma için, salavât-ı şerîfe okumaya başlar. Sonunda bir gece rüyasında Resûlüllah (s.a.v.) efendimizle müşerref olur. Resûlüllah (s.a.v.):Ümmetimden Ebu’l-Hasen Kisâî’ye git. Benim gönderdiğimi söyle, senin borcunu ödesin. Eğer söylediklerine inanmazsa, ona: “Her gece yatmadan önce Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz üzerine 100 defâ salâtü selâm okurdun. Bu gece okumayı unuttun.” dersin, buyururlar.

Adam sevinçle Ebul-Hasen’in yanına gidip, rüyasını anlatır. Ebul-Hasen anlatılanlara îtibâr etmez. Bunun üzerine adam:

“Her gece okuduğunuz salavât-ı şerîfeyi bu gece okumayı unuttunuz, öyle değil mi?” deyince, Ebul-Hasen secde-i şükre kapanır: Sonra adama: ‘Bunu sana Resûlüllah mı söyledi?’ diye sorar. Evet cevabını alınca, sevinç gözyaşlarıyla: “Sana şükürler olsun Rabbim. Benim gibi günahkâr bir kulunun getirdiği salavâtı, bütün cihanın serveri peygamber Efendimiz (s.a.v.) kabul etmiş. Bundan daha büyük müjde ne olabilir ki” dedikten sonra adama dönerek: “Sana, bu sevinçli haberi verdiğin için bin, gidiş dönüş masrafların için bin ve borcun için de beş yüz dirhem veriyorum”, der.

 

edeble gelen ikram ile gider.

Muhterem Mü’minler!
Hutbemiz Salevât-ı Şerîfenin Fazîleti hakkındadır.
Cenâb-ı Hakk hutbemin başında okuduğum âyet-i kerîmesinde: “Şübhesiz ki Allah(cc) ve melekleri o peygambere çok salât (ve tekrîm) ederler. Ey îman edenler, siz de ona salât edin, tam bir teslimiyetle de selâm verin.” buyurmaktadır. Bu âyet-i kerîme mûcibince her mü’minin ömründe bir kere salevât-ı şerîfe okuması farzdır. Peygamber Efendimiz(sav)’in ismini her işitişte ise salevât-ı şerîfe okumak sahih görülen kavle göre vâcibtir. Namazın sonunda tahiyyattan sonra okumak ise sünnettir. Muhtelif lâfızlarla, okunabilecek olan salevât-ı şerîfeden maksat, Rasûlüllah Efendimize Allâh-ü Teâlâ’dan rahmet temennîsinde bulunmaktır. En kısa ve kolay şekli: “ .” demektir. Bundan başka Salât-ı Münciye, Salât-ı Nâriye, Salât-ı Fethıyye gibi okunmasında çok ecir ve mükafat olan ve muhtelif esrârı ihtivâ eden salevât-ı şerîfeler de vardır. Bunlar ilmihal ve duâ kitablarında mevcuttur.
Hiç şübhesiz Rabbimizin bu ‘salât-ü selâm’ emrinde biz kulları için bildiğimiz bilmediğimiz birçok hikmetler vardır. Her şeyden evvel Mevlâmızın rızâsına nâiliyyete ve Rasûlüllah Efendimiz’in şefaatine mazhar olmaya vesîledir. Nitekim Peygamber Efendimiz(sav) hadîs-i şerîflerinde: “Kıyâmet günü insanların bana en yakın olanı, üzerime en çok salât-ü selâm edenidir.” “Yanında anıldığım kimse bana salât getirmezse şekâvet etmiş olur.” “Yanında anıldığım kimse bana salâtda hatâ eder (salât getirmez) ise Cennetin yolunu (bulmakta) hatâ etmiş olur.” buyurmaktadırlar. Diğer bir hadîs-i şerîflerinde: “Kim sabaha erdiğinde on ve akşama erdiğinde on defa salât ederse, kıyâmet günü şefaatim ona ulaşır” buyurmaktadırlar. Salevât-ı Şerîfenin diğer mühim bir husûsiyeti de; mü’minin duâsı ile Allah(cc) arasındaki perdeyi izâle etmesidir. Nitekim bu hususla alâkalı olarak Rasûlüllah Efendimiz(sav): “Duâ. Muhammed’e ve âline; salevât getirinceye kadar Allah(cc)’a karşı perdelidir.” buyurmaktadırlar. Dolayısıyla Cenâb-ı Hakk’a yaptığımız her duâ ve ilticâdan önce ve sonra muhakkak salevât-ı şerîfe okunması, duânın kabûlüne -biiznillâh- vesîle olacaktır.
Aziz Mü’minler!
Şu anda içerisinde bulunduğumuz zamanlar, mübârek ve muhterem üç aylar. Mü’minler olarak herbirerimiz, Mevlâmızın ayı olan Receb-i Şerîf ayını ihyâ etmeye çalıştık ve geride bıraktık. Şimdi ise Fahr-i Kâinât Efendimizin ‘benim ayım’ buyurduğu Şabân-ı Şerîf ayını idrâk etmeye çalışıyoruz. Peygamberimizin ayı olması hasebiyle sâir zamanlara nisbetle bu ayda biraz daha gayret edip, yaptığımız diğer ibâdetlere ilâveten çokca salevât-ı şerîfe okumaya çalışmalıyız. Rasûlüllah Efendimiz(sav) hadîs-i şerîflerinde: “Kim sabaha erdiği ve akşama girdiği vakit bana on salât getirirse kıyâmet günü ona husûsî şefaatim olacaktır.” “Kim bana günde yüz defâ salât edecek olursa Allah-ü Teâlâ onun –yetmişi âhiretine otuzu dünyâsına âit olmak üzere- yüz hâcetini bitirir” buyurmaktadırlar.
Salevât-ı Şerîfe kerâhet vakitleride dâhil her zaman okunabilir. Bilhâssa Cum’a gecesi ve gündüzünde salevât-ı şerîfe okumakla çok meşgul olunması tavsiye olunmaktadır. Nitekim Peygamber Efendimiz(sav) hadîs-i şerîflerinde: “Cum’a günü bana salât (-ü selâm) ı çok edin. Çünkü o gün, meleklerin hazır olup şâhidlik edeceği bir ‘yevm-i meşhûr’ dur. Bir kimse bana salât etmeye dursun onun salâtı, o kimse (virdinden) ayrıldığında bana arz olunur” buyurmaktadırlar.
Aziz Mü’minler!
Hulâsâ olarak; yukarıda keyfiyyetini ve fazîletini izâh etmeye çalıştığımız salevât-ı şerîfe, duâlarımızın kabûlüne, günahlarımızın afvına, derecelerimizin yükselmesine, Rasûlüllah Efendimizin şefaatine mazhar olmaya ve bunların neticesi olarak ta Cennet ve Cemâl-i İlâhî’ye vâsıl olmaya vesîledir. Peygamber Efendimiz hadîs-i şerîflerinde buyuruyorlar ki: “Kim bana bir kere salât ederse Allah(cc) ona on salât eder. Onun on günahını düşürür(bağışlar), derecesini de on (kat) yükseltir.”


 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol