KARAMAN ADAKÖYÜ

Yazılı Hazineler

Süleymaniye Kütüphanesi  Kağıda Yazılı Hazineler…


Süleymaniye Kütüphanesi’nin el yazmalarında, Türk-İslam coğrafyasının bin yıl ötesine uzanan düşünce birikimi saklı. Akıl, gönül yüceliğiyle yan yanadır Doğu’nun düşünce birikiminde... Türk İslam dünyasında ‘kağıda aktarılmış düşüncelerin’ yüzde doksanını barındıran Süleymaniye Kütüphanesi, hem eşsiz eserleri hem de mimarisiyle bu duruşun en güzel örneklerinden biri. Evliya Çelebi’nin seyahatnamesi, İbn-i Sina’nın elinden çıkan tıp kitapları, Kitap-ül Şifa’nın bitkisel reçeteleri, padişah mühürlü belgeler... Düşünce tarihimizin yaprakları, Süleymaniye Camii Külliyesi’nin kütüphane bölümünde bir bir seriliyor önünüze.


Süleymaniye Camii Külliyesi, İstanbul’un üçüncü tepesinde; bu tepenin Haliç’e bakan yamacında kurulu. 1549 yılında Kanuni Sultan Süleyman’ın emriyle yapımına başlanan ve 1557’de tamamlanan külliye, Mimar Sinan’ın dehasını ve gönül yüceliğini yansıtan bir yapı. Süleymaniye Kütüphanesi’ne 23 yıldır emek veren kütüphane müdürü Nevzat Kaya, onun gönül yüceliğini şöyle anlatıyor: “Kanuni ile Hürrem Sultan’ın duvarları İznik çinileriyle kaplı türbeleri Süleymaniye Camii’nin mihrap duvarının arkasında yer alırken, neden Mimar Sinan’ın türbesi dışarıda mütevazı boyuttadır, hiç düşündünüz mü? Bin varaklık, iki bin sayfalık bir eser yazan müellifin imzası ile eseri arasındaki oran ne ise Mimar Sinan’ın türbesi ile eseri arasındaki oran da odur. Çünkü müellifin de mimarın da düşüncesi bir: ‘Ben yokum, eserim var. İnsanlar bana değil, eserime baksınlar!’”


Bin Yıllık Eserler
Süleymaniye Kütüphanesi, caminin güney kanadına bakan Evvel ve Sani medreseleri ile -şimdi çocuk kitaplığı olarak kullanılan- Sıbyan Mektebi’ni kapsıyor. Kütüphane 1918 yılında, savaşlar yüzünden Osmanlı Devleti müstakil kütüphaneleri koruyamaz hale gelince, İstanbul’daki 114 vakıf kütüphanesinin eserleri bir araya getirilerek kurulmuş. Sonradan Anadolu’nun çeşitli il ve ilçelerinden gelen bağışlarla da koleksiyon sayısı 117’ye çıkmış. Türk-İslam kültürüne dair bin yıl ötesine uzanan bu hazinede, 67 bin 350 yazma, 49 bin 663 eski harfli basma olmak üzere toplam 117 bin 22 eser yer alıyor.
“Türk-İslam medeniyetinin ana kaynakları iki biçimde; taş ya da kağıt üzerinde yazılıdır. Diğer örnekler çok az...” diyor Kaya ve bin yıllık geçmişi vurguluyor: “Balkanlardan Asya ve Afrika’ya, Fas’tan Hindistan’a, Tataristan’dan Yemen’e; bu geniş coğrafyada bin yıldan beri kağıda aktarılmış düşüncelerin yüzde doksanı Süleymaniye Kütüphanesi’ndedir. Bin yılını doldurmuş yüze yakın eser var.”

 

 


Dar ve uzun bir geçitle birbirine bağlanan medreselerde; iki okuma salonu, bir mikrofilm servisi ile cilt ve patoloji servisleri yer alıyor. Kütüphanedeki yazma eserler, sadece Türk ve İslam araştırmacılarının değil, dünyanın her köşesinden gelen bilim adamlarının ilgisini çekiyor. Mimarisindeki tüm incelikleri ve insanî ölçekte çözümleriyle Mimar Sinan’ın dehasını yansıtan Süleymaniye Kütüphanesi, UNESCO’nun ‘Dünya Kültür Kütüğü’nde. Nevzat Kaya, Fransa ve İtalya’dan birer patoloji uzmanının geldiğini, çalışmalar yaptıklarını ve bunlar doğrultusunda UNESCO, Kültür Bakanlığı ve IRCICA’nın (İslam Tarih Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi) patoloji konusunda ortak çalışma başlattığını söylüyor. “Uluslararası bir okul kurulması planlanıyor, altı aylık veya bir yıllık... Yabancı öğrenciler kitap onarımı konusunda burada eğitim görüp edindikleri bilgileri kendi ülkelerine aktaracaklar. Burası bir nevi eğitim merkezi işlevi görecek.”
 
 


İlk Kitap Hastanesi
Kütüphanede, zamanla ya da kötü kullanım nedeniyle bozulan, yıpranan kitapların onarımı için ilk kez 1950 yılında çalışmalara başlanmış. Türkiye’de kurulan ilk mikrofilm ve kitap onarım servisi burası. Patoloji servisinde, her gün uzman ellerde onlarca kitap gözden geçiriliyor. Uzmanlık isteyen bir süreç başlıyor sonra. Mantarlı, asitli, kurt yenikli, lekeli, sayfaları yapışmış ya da taşlaşmış; ya da mürekkebi bozulmuş kitap ve belgelerin önce hastalığına ‘tanı’ konuyor; ve sonra ‘iyileştiriliyor’.


Tedaviye alınan kitaplar için öncelikli iş, sayfa numaralarının kontrol edilmesi. Sayfa numarası yoksa, kitabın dizilişinin bozulmaması için önce numara veriliyor; hatalı numaralar varsa onlar düzeltiliyor. Ardından tedavi yöntemine göre, kitabın cildi ve şirazesi sökülerek onarıma geçiliyor. Patoloji işlemi tamamlandıktan sonra da dikişi yapılarak şirazesi örülüyor. Cilt servisinde ise deri, ebru, lake ve kumaş kaplı kapaklar ustalıkla onarılıyor; gerekirse dönemin özelliklerine göre yeni ciltler yapılıyor. Üç gün, bazen de bir yıla varan bir onarım işlemi bu...

   

 


Bilgisayar Destekli Arşiv
Süleymaniye Kütüphanesi’nin başka bir bölümünde ise dijital arşivleme sistemi gece gündüz sürmekte. Yedi kamera kullanılarak bugüne dek 50 bin el yazması ile eski basma eserlerin yarıdan fazlası bilgisayar ortamına aktarılmış. Araştırmacılar, eserlerin künyelerine internet yoluyla ulaşıyor; mektupla, faksla, telefonla veya e-posta yoluyla sayfaları edinebiliyor. Fotoğrafların çekildiği günden beri, dünyanın her köşesinde bu hizmetten yararlanılabildiğini söyleyen Kaya, iki vardiya çalışıp günde 11 bin poz çekilerek, 3 yılda 71 bin 125 adet el yazması ile 50 bin kitabın arşivinin tamamlandığını vurguluyor.


Kütüphanenin bir diğer ritüeli de ayıklanma süreci... Her iki yılda bir 120 bin kitap depolardan çıkarılarak -adeta bir ibadet gibi- temizleniyor; kütüphane işlerine ara verilerek sadece kitapların ve kütüphanenin havalandırılma işlemi yapılıyor; bu sırada, bozulan, yıpranan ve onarım gerektiren kitapların listesi de çıkarılmış oluyor.

UNESCO’nun da desteğiyle yeni bir araştırma merkezi ve laboratuvarlara kavuşacak olan Süleymaniye Kütüphanesi, büyük bir coğrafyanın geleceğe ışık tutan bilgi hazinesiyle dolu...

 

 
  
    Kaynakça:SkyLife  Eylül 2006
 
Yazı : Benan Kapucu
Foto: Ş. Ayhan T
ünel
Benan Kapucu ve
Ş. Ayhan Tünel'eteşekkürlerimizle

 

 


 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol