KARAMAN ADAKÖYÜ

Forum

=> Daha kayıt olmadın mı?

 Karaman Adaköyü Dostluğun Adresi

Forum - Ayran Türküsü

Burdasın:
Forum => Türkü Hikayeleri => Ayran Türküsü

<-Geri

 1 

Devam->


Süvari (Ziyaretçi)
11.04.2009 06:12 (UTC)[alıntı yap]
Ayran Türküsü

Gurbet ellerinde eğlendim kaldım
Güzel cemalini görünce durdum
Gelin bu ayranı taze mi yaydın
Hüdanın aşkına doldur ayranı
Canım ayranı, güzel ayranı

İyi hoş doldursun ayranı ya, sen kimsin? Köylük yerde bir genç kız her isteyene bir tas ayranı uzatırsa ne olur, adı nereye çıkar? Demezler mi; falancanın kızını gördüm, bir yabancıya tası doldurup ayran verdi. Aralarında bir şey var, elin yabancısına yoksa verir mi ayranı? Hem köyün geleneklerine de ters düşmez mi? Hem de genç bir kız! Yok canım, bu işin içinde bir iş var mutlaka.

Cemile güzelliği dillere destan bir kız, Aziz köyün yakışıklı gençlerinden. Eh göz görüp gönül de sevince, her şey tamam gerisi büyüklerin bileceği iş. Üç-beş emmi dayı; köyün muhtarı imamı, bir de Aziz’in babası varıp istemişler Cemile’yi. Kız evi nazevi derler, olacak o kadar naz. Araya bir kaç görüşme daha girer, sonunda iş tamam. İş tamam da daha askerliğini yapmamış Aziz. Bugün yarın derken, nişanlarının haftası askerlik çağrısı gelmiş. Aman yaman daha yeni nişanlandım hiç olmazsa bir iki ay geçsin dese kimse dinlemez. Günü gelince vurmuş sırtına çantasını, dost ahbap helâlleşmiş, varmış Cemile’nin yanına. “Üç yıl çabuk geçer bak. Büyük seli hatırla beş yıl oldu, dün olmuş gibi. Esat emmi öleli dört yıl oldu. Demem şu ki günler tez geçiyor; bir göz açıp kapayınca burdayım gönlünü ferah tut” demiş. Bekleyeceklerine söz verip ayrılmış Cemile ile Aziz. Kara trenin düdüğü ile ilk kez köyünden ayrılmış Aziz. Sık sık mektup yazmış köyüne, içindekileri dökmüş mektuplarına. Anasına babasına, dolaylı olarak da nişanlısına selamlarını, özlemlerini iletmiş.

Aziz askerdeyken, kötü bir haber yayılmış asker ocağına; “Uzakdoğu’da savaş patlamış, bizi de savaşa çağırıyorlarmış”. Kimi “Yok canım yalan söylüyorlar dünyanın bir ucundaki kavgadan bize ne” dese de, “Bizim sözümüz varmış, onlar savaşa girerse biz yardım edeceğiz, biz girersek onlar yardıma gelecekmiş. NATO mu, ne diyorlar işte onun için” diyormuş kimileri. . Derken Aziz’in kura günü gelip çatmış. Adı cepheye gidecekler arasındaymış. Bir yandan üzülür ölürse yaban ellerde ölecek, hem ne için savaştığını da bilmeyecek. “Yurduma düşman saldırmadı, arıma, namusuma dil uzatan olmadı peki bu savaştan bize ne” der “Acep oraların havası nasıl olur, kaç gün de gidilir” diye kendi kendine düşünür durur. Çok geçmeden de cephede bulur kendini. Gecesi gündüzü yok savaşın Aziz gününü ayını şaşırıyor, tek amacı ölmemek ve bir an önce Cemile’sine kavuşmak.

Demokrat Partinin “Altın çağı” denilen bu dönem 1947 de ki yabancı sermayeyi teşvik kanunu 1951 de sermaye bölüşümünü daha da kolaylaştırıcı doğrultuda yapılan değişiklik ve Kore savaşına bir tugay asker göndermesiydi. ABD’nin isteği ve NATO’ya üye olmak için Tuğgeneral Tahsin Yazıcı emrinde 5 bin asker Kore’ye gönderilmişti. Türkiye savaşı standart 5 bin kişiyle sürdüreceğine söz verdiği için eksilmeler oldukça asker göndermeye devam etmiş ve savaşın Türkiye’ye faturası 717 ölü 5247 yaralı 229 esir 167 kayıp olmuştu. Bu da ABD’den sonra en fazla kayıp veren ülkenin Türkiye olduğunun göstergesiydi.

Her taraftan ateş yağmakta tam bir cehennem misâli. Bu arada şarapnel parçalarından biri de gelip Aziz’i buluyor ki, hem de yapayalnız. Düştüğü yerde kalıyor. Aziz eli yüzü paramparça esir kampına götürülür. Canı kurtuluyor kurtulmasına ya Aziz eski Aziz değildir artık. Radyo bültenlerinde kayıp listeleri okunur, birliğine gelemeyenler arasında Aziz’in de adı vardır. Cemile vurulmuşa döner. Herkes birbirini avutmaya çalışsa da Aziz’in artık dönmeyeceğine çünkü onun öldüğüne inanırlar. Ama Cemile hiç ümidini kesmemiştir, “Aziz ölmedi, ölse künyesi bulunurdu” diye diye aradan yıllar geçer ve tek bir haber çıkmamıştır Aziz’den. Günlerden bir gün Cemile çeşme başında yayığı almış önüne ayran yapıyormuş. Başını kaldırdığında bir atlının yoldan sapıp çeşmeye doğru geldiğini görmüş. Cemile kafasını önüne eğip göz ucuyla da yabancıya bakmış. Yüzü gözü yara bere içinde olan yabancı Cemile’den bir tas ayran istemiş. Cemile de yabancıyı terslemiş, çünkü yabancı ayranı sözle değil türkü çağırarak istemiş. Cemile de ayran vermek istemediğini yine türkü ile yanıtlamış. Karşılıklı türkü düeti başlamış. Türkünün sonunda yabancının Aziz olduğunu anlamış Cemile. Anlıyor da ayran yayığını bir yana, bakracı bir yana atıp boynuna sarılmış Aziz’in. Yılların özlemini bir türküyle dillendirip, iki sevgilinin kavuştuğu bu türkünün sözlerine bakalım...

Ayran Türküsü

Aziz:
Uzak yollardan da kıvrandım geldim
Tatlı dillerine eğlendim kaldım
Gelin bu ayranı tazemi yaydın
Hüda’nın aşkına doldur ayranı
Cemile:
Uzak yolların vefası mısın
Ak alnımın da sen cefası mısın
Yaydığım ayranın kahyası mısın
Anamdan habersiz vermem ayranı
Aziz:
Bunca yıldır gurbet elde dururum
Çeker silahımı seni vururum
Ya ayranı alırım ya da ölürüm
Gel kız kerem eyle doldur ayranı
Cemile:
Ayranı atlarıma yüklerim
Götürür de dağ başına dökerim
Gurbet elde yârim vardır beklerim
Ondan başkasına vermem ayranı
Aziz:
O nedir ki yer altında paslanmaz
O nedir ki suya düşer ıslanmaz
O nedir ki etin kessen seslenmez
Ya bunun cevabın ya da ayranın
Cemile:
O altındır yer altında paslanmaz
O güneştir su altında ıslanmaz
O ölüdür etin kessen seslenmez
Bilirim bunları vermem ayranı
Aziz:
Tepsiye koydum da binliği tozu
Ortadan kaldırdık hele Aziz’i
Bir kaşık ayranı ver hala kızı
Hüda’ nın aşkına doldur ayranı
Cemile:
Tepsiye koydum binliği tozu
Ortadan kaldırdım hele Aziz’i
Sana feda ettim iki ala gözü
Getir kabını da doldur ayranı


Kaynak:
Yaşar Özürküt
Öyküleriyle Türküler 3
İstanbul, 2002

QZlmHQhp4wA (Ziyaretçi)
03.03.2015 04:01 (UTC)[alıntı yap]
22.00 23.30 saatleri arasında Ankara'nın mekrez ile7elerinden Yenimahalle'deki gf6zlemlerim (Biraz uzunca ama eğlenceli bir anlatım oldu.):20.00 gibi hafifleyen kar yağışının 21.00 gibi tekrar şiddetlenmesinin ardından saat 22.00 ye doğru 3 kardeş (ben, erkek kardeşim ve ablam) bir Yenimahalle turu yapalım dedik ve yola koyulduk. Yenimahalle Belediyesi'ne yakın sayılan evimizden e7ıkıp kar tutmamış herhangi bir yeri olmayan sokağımızı takip ederek Pazar Caddesi'ne yoğun kar yağışı eşliğinde e7ıktık. Pazar Caddesi'nde kuzeye doğru yfcrfcdfcke7e hem kar şiddetini arttırıp tipiye df6nfcyor, hem de sokağımızda 10 cm civarında olan kar f6rtfcsfc gittike7e yfckseliyordu. Pazar Caddesi ile Ragıp Tfczfcn Caddesi'nin kesiştiği meydana geldiğimizde yine karsız bir yer gf6remedik, her yer bembeyazdı!Oradan Ragıp Tfczfcn Caddesi'ni takip ederek doğuya doğru ilerledik ki ne ilerleme! Tipi her dakika şiddetini arttırıyor ve yfczfcmfczfc, gf6zfcmfczfc adeta kesecesine df6vfcyordu. Bu arada kar f6rtfcsfc olarak artık minimum 10 cm diyebiliyorduk. Ragıp Tfczfcn Caddesi Yenimahalle'nin en uzun ve bilinen caddelerindendir ve burada trafiğin nasıl fele7 olduğunu gf6rmeliydiniz. Ana yol sayılabilecek olan bu cadde resmen buz pistine df6nmfcş ve arae7lar ilerlemekte zorluk e7ekiyordu.Daha sonra Akın Caddesi'ne sapıp yf6nfcmfczfc yine kuzeye e7evirdik. Bu arada yfckseltimiz de artıyordu. Evimizden takriben 50 metre yfcksek bir noktaya ulaştığımızda eğimi fazla olan bu caddede zincir takmayan arae7ların mahsur kaldığını gf6rdfck. Bu noktada minimum kar kalınlığı 15 cm'yi bulmuştu. Minimum diyorum e7fcnkfc tipi inanılmaz bir şekilde bu sene New York blizzard'larında gf6rdfcğfcmfcz gibi karı bir taraftan alıp diğerine yığmaktaydı.Bu arada sol tarafımızdaki sokağa bir baktık ki ne gf6relim! Sokak karanlığa gf6mfclmfcş! Merak edip o tipide o karanlık sokağa daldık. Evlerde tek tfck mum/ışıldak aydınlıkları vardı ama sokakta in-cin top oynuyordu. Biz de işi biraz dalgaya vurup Help! Is there anybody here?! nidaları eşliğinde turumuzu sfcrdfcrdfck. O karanlıkta bir apartmanın garajından kurt sfcrfcsfc e7ıkacak diye korkmadık değil! Gere7ekten ortamın dağ koşullarından bir farkı kalmamıştı e7fcnkfc. Ardından fcst sokaklarda da durumun aynı olduğunu gf6rdfck. Bu karda-kışta elektrikler kesilmişti!Akın Caddesi'nin (ve yokuşunun) sonundaki bfcyfck meydana geldiğimizde ise (rakım takriben 900 m) artık gf6z gf6zfc gf6rmfcyor, insan ve arae7 sayısı nadirleşiyordu. Gf6rfcş mesafesi 20 metreye kadar dfcşmfcştfc. Gere7ekten neredeyse gf6zlerimizi ae7amaz olmuştuk! Buna rağmen maceracı ruhumuz bize devam etmemiz gerektiğini sf6ylfcyordu! Bunda Mart ayında Ankara'da gf6rdfcğfcmfcz en iyi kar yağışın olması da etken olabilir tabii.Devam ettik etmesine ancak yaklaşık -3 derecelik hava ve kardan adama df6nmemiz sebebiyle turu e7ok fazla uzatmama kararı aldık. Son durak olarak meşhur kayak mekanımız olan yokuşa (merdivenlerin yanında yer alan ve 100 metrelik bir pist ) giderek oradan buluğumuz bir karton kutu fczerinde 3 er tur kaydık. O hızla alt sokaktan gee7en 1-2 aracın altında kalmaktan son anda kurtulduk! Eve df6nme zamanı gelip e7atmıştı. Finali el-ayak değmemiş 20 cm'lik karın fczerine yatıp vfccut şeklimizi bırakarak yaptık. Artık tam anlamıyla birer kardan adamdık! Df6nfcş yolunda kar biraz hafiflemişti ve biz de fczerimizdeki karları temizleyerek eve ulaştık. Eve ulaştık ulaşmasına da bizim sokakta da elektrik gitmişti. 2011 yılının Tfcrkiyesinde Başkent Ankara'da neyse neyse. Fazla uzatmayayım, anladınız siz. Ha bu arada, eve df6nerken yolda tuzalama aracı gf6remedik ama bir adet kar kfcreme aracı, bir de ambulans gf6rdfck.Tipi ve savruntu nedeniyle evimizin fcstfc kapalı terasında dahi kar tutmayan yer kalmadı. Dfcşfcnfcn, fcstfc kapalı bir zeminde 5-10 cm arasında değişen kalınlıklarda kar var. Bu kış Ankara'yı vuran iki kar yağışlı sistemden Yenimahalle olarak istediğimiz verimi alamamıştık ancak son 30 saattir yağan kar beni fazlasıyla tatmin etti diyebilirim. Darısı diğer kar delilerinin başına!

Cevapla:

Nickin:

 Metin rengi:

 Metin büyüklüğü:
Tag leri kapat



Bütün konular: 24
Bütün postalar: 35
Bütün kullanıcılar: 16
Şu anda Online olan (kayıtlı) kullanıcılar: Hiçkimse crying smiley

 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol